Sanatta Sürdürülebilirlik

Sanatta Sürdürülebilirlik

Sanatta Sürdürülebilirlik

Sürdürülebilirlik her geçen gün daha da fazla hayatımıza entegre ettiğimiz, dilimizde yer edinen ve farklı alanlarla ilişkisini keşfettiğimiz bir kavram.
 

Sanatta sürdürülebilirlik kavramı, sanatsal sistemin ve sanatın hammaddesinin sorgulanması sonucunda ortaya çıkmıştır. Fakat başka bir yaklaşım da sürdürülebilir sanat konseptinin çevreden kopmuş ve çevreyle daha fazla ilgilenmeyen sanatsal oluşumlara bir tepki olarak ortaya çıktığını savunmaktadır. Buna ek olarak, sanattaki minimalizm, yoksul sanatı gibi bazı konseptlerin kapitalizmin etkisiyle ortaya çıkmış olması ve toplumdaki tüketim hareketleri üzerinde etkin rol oynaması gibi faktörler de sanatta sürdürülebilirlik kavramının canlanmasında etkili olmuştur.

Sürdürülebilirliğin estetikle buluştuğu nokta

Günümüz çağdaş sanatçıları sürdürülebilirlik kavramına birçok farklı açıdan yaklaşıyor. Sürdürülebilirlik; yalnızca ekolojik kavramlarda değil, demokrasi, eğitim, adalet ve sosyal etki kavramlarının üzerinde de büyük bir etkiye sahip. Örneğin Deniz Sağdıç, sürdürülebilir sanatı “atık olarak nitelendirilen malzemeleri ileri dönüşüm sürecinden geçirip bu nesneleri sanat çerçevesinde tekrardan kullanmak, yeniden var edebilmek" olarak tanımlıyor. Bu yöntemle insanları sanatın sınırlarını tekrardan düşünmeye ve “tüketim" kavramı üzerine sorgulamalar yapmaya ittiğini de belirtiyor. Özellikle, insanların kendilerine tanıdık gelen malzemelerden oluşturulmuş eserlerle daha rahat bağ kurabildiğini de ekliyor.

Denimden sanata

Kullandığı başlıca malzemelerden olan denim, kendisinin daha çok “denim sanatçısı" olarak tanınmasına yol açmış. Denimle olan bu ilişkisini ise denimin ona çok geniş bir deneyim ve çeşitlilik yelpazesi sunması olarak açıklıyor. Denimle günlük hayatta çok fazla karşılaşması, birçok açıdan diğer kumaşlardan daha ulaşılabilir olması ve neredeyse tüm dünyada bulunabilmesi gibi nedenlerden dolayı sanatçıya çok daha fazla ifade özgürlüğü sağıyor.

Cultura21 ile sürdürülebilirliğe kültürel bir bakış

Sanatta sürdürülebilirlik kavramı ve etrafında şekillenen bilinçten doğan bir platformdan, Cultura21'den de bahsetmek yerinde olacaktır. Cultura21, amaçlarını toplumların kültürel ve ekolojik değişimlerinin sürdürülebilirlik paralelinde ilerlemesine katkı sunmak olarak açıklıyor. Bu hedefe ulaşabilmek için ise bir “kültürel sürdürülebilirlik" stratejisine ihtiyaç olduğunu, toplumsal değişim süreçlerinde medya, sanat, eğitim ve iletişim süreçlerinin yanı sıra insan duygularının da rol oynadığının göz ardı edilmemesi gerektiğini savunuyor. Dr. Sacha Kagan, “Markette yengeç veya muz gördüğümde aslında gördüğüm nedir? Artık birbirine bağımlı toplumlarda yaşıyoruz, hele küreselleşme çağında bunu kavramak her zamankinden önemli. Karayipler'deki muz plantasyonlarında çalışan işçilerin çalışma koşullarının ve bu adaların ekosisteminin durumunun dünyada ticaret kanunlarıyla bağlantılı olduğunu kabul etmek önemli. Dünya çapında alıp başını giden sürdürülemezlik sorunsalını çözmek için bu sorunun farklı boyutlarını ve içine hapsolduğumuz acımasız döngüleri görmek gerekiyor" diyerek Cultura21'in yaklaşımını özetliyor.

Sanatta sürdürülebilirliğe güncel bir örnek olarak Avustralya'nın Yolŋu sanatçılarından Gaypalani Waṉambi'nin Burwu'nun Blossom adlı eserini verebiliriz. Kullanılmış yol tabelaları üzerine işlediği yüzlerce çiçek ve arı motifiyle ortaya çıkan bu eser, kültürel mirası modern sanatla buluştururken geri dönüştürülmüş malzemelerin yaratıcı gücünü gözler önüne seriyor.

Bir diğer örnek ise Ibrahim Mahama'nın devasa ölçekli yerleştirmeleri. Ganalı sanatçı, ticarette kullanılan jüt çuvallarını yeniden işleyerek mekânlara taşıyor. Böylece hem yerel üretim hafızasını sanatla görünür kılıyor hem de atık malzemelerin yeni bir değer kazanmasına aracılık ediyor.

Aynı şekilde Aurora Robson da plastik atıkları ve bulunmuş nesneleri heykel ve enstalasyonlara dönüştürüyor. Çalışmalarıyla hem çevresel kirliliğe dikkat çekiyor hem de sürdürülebilirlik fikrini estetik bir deneyime dönüştürerek izleyiciye güçlü bir mesaj iletiyor.

Özetle; sanatta sürdürülebilirlik yalnızca çevresel boyutuyla değil, toplumsal, kültürel ve estetik boyutlarıyla da ele alınması gereken geniş bir kavram. Günümüz sanatçıları atık malzemeleri yeniden değerlendirerek, kültürel hafızayı günümüz sanatıyla harmanlayarak ve üretim süreçlerini dönüştürerek sürdürülebilirliği sanatın ayrılmaz bir parçası haline getiriyor. 21. yüzyılda sanatı daha sürdürülebilir bir noktaya taşımanın yolu yalnızca sürdürülebilir sanatı desteklemekten değil, aynı zamanda sanatın kendisinin devamlılığını sağlamaktan geçiyor.