Dijitalde de karbon ayak iziniz olduğunu biliyor musunuz?

Dijitalde de karbon ayak iziniz olduğunu biliyor musunuz?

Dijitalde de karbon ayak iziniz olduğunu biliyor musunuz?

Dijitalleşme, iletişimden iş yapma biçimlerimize, sağlık hizmetlerinden öğrenme yöntemlerimize kadar pek çok alanda hayatımızı kolaylaştırıyor.
 

​​​Dijitalleşme, iletişimden iş yapma biçimlerimize, sağlık hizmetlerinden öğrenme yöntemlerimize kadar pek çok alanda hayatımızı kolaylaştırıyor. Ancak dijital dünyada yaptığımız her işlem, görünmez bir karbon ayak izi bırakıyor. E-posta gönderdiğimizde, video izlediğimizde, bulut depolamadan dosya indirdiğimizde enerji tüketiyor, dolayısıyla karbon salımına neden oluyoruz. Çünkü bu enerji, çoğunlukla fosil yakıtlarla üretilen elektriği kullanan veri merkezleri tarafından tüketiliyor.

Rakamlar yalan söylemez!

Standart bir e-posta yaklaşık 4 gram karbon salımına neden oluyor. Bu e-postaya büyük bir dosya eklerseniz, bu miktar 50 grama kadar çıkabiliyor. Rakam çok büyük gibi görünmese de 2025 Nisan ayı verilerine göre dünya genelinde günde yaklaşık 376,4 milyar e posta gönderiliyor. Bu e-postaların her birinin sadece 4 gram karbon salımına neden olduğunu düşünürsek, bu da yılda toplam yaklaşık 549,5 milyon ton karbon salımına eşit. Hadi gelin, bu rakamı daha da anlaşılır kılalım. ABD Çevre Koruma Ajansı (EPA) verilerine göre, standart bir otomobil yılda yaklaşık 4,6 ton karbon salıyor. Yani bir yılda gönderdiğimiz e-postalar, yıllık yaklaşık 120 milyon aracın atmosfere saldığı karbon miktarına eşit düzeyde karbon salımına neden oluyor.

Dijital dünyanın etkileri tabii ki e-postalarla sınırlı değil. Artık hayatımızın olmazsa olmazları arasında sayabileceğimiz yapay zekâ teknolojileri de ciddi bir enerji ve su tüketiyor. Stanford AI Index 2025 verilerine göre yapay zekâ eğitimlerinden kaynaklanan karbon emisyonları giderek artıyor. GPT-3 2020 yılında eğitim sırasında 588 ton, GPT-4 2023 yılında 5.184 ton ve Llama 3.1 405B 2024 yılında 8.930 ton karbon salımına neden oldu. Google'ın 2023'teki sera gazı emisyonları 2019'a göre %48 arttı. Şirket, bunun sebebinin yapay zekânın (YZ) hızla büyümesiyle birlikte veri merkezlerinin ihtiyaç duyduğu enerji miktarının artması olduğunu söylüyor. Yüksek enerji tüketimine ek olarak sunucuların soğutulması için yüksek miktarda su kullanılıyor.

Ancak bu rakamlara yalnızca teknolojinin olumsuz etkileri gibi bakmamız yanlış. Çünkü yapay zekâ ve dijitalleşme, sürdürülebilirlik hedeflerinde önemli bir rol oynuyor. Enerji verimliliği optimizasyonu sayesinde fabrikalar ve binalar daha az enerji tüketebiliyor, ulaşımda rota optimizasyonu ile yakıt kullanımı azaltılabiliyor. İklim modelleme, doğal afet yönetimi ve doğal kaynak kullanımının izlenmesi gibi alanlarda yapay zekâdan yararlanarak çevresel etkileri en aza indirmek mümkün. Burada önemli olan, teknolojiyi sorumlu bir şekilde kullanmak!

Dijital karbon ayak izini nasıl azaltabilirsiniz?
  • Gereksiz e-posta ve bildirimleri engelleyin, ilgilenmediğiniz bültenlerden aboneliğinizi kaldırın.
  • Dosyaları sıkıştırın veya hacimli ekler yerine bir bağlantı gönderin.
  • Gelen kutunuzu düzenli olarak temizleyin. Eski e-posta hesaplarından kurtulun.
  • E-postalarda kişileri cc'ye ve bcc'ye eklemeyi azaltın.
  • İnternetten video izlerken, gerekmediğinde yüksek çözünürlük yerine daha düşük kaliteyi tercih edin.
  • Yapay zekâ uygulamalarını yalnızca gerçekten gerekli olduğunda kullanın.

Unutmayın, doğru kullanıldığında teknoloji, hem hayatımızı kolaylaştırabilir hem de gezegenimizi koruyabilir. Önemli olan, attığımız her dijital adımın etkisini düşünmek. Gereksiz veri trafiğini azaltarak, daha verimli teknolojiler kullanarak ve yalnızca gerçekten ihtiyaç duyduğumuz dijital araçlara yönelerek hem karbon ayak izimizi küçültebilir hem de sürdürülebilir bir geleceğe katkı sağlayabiliriz.