İnsanlığın çağrısına bir yanıt arayışı: Sanat

İnsanlığın çağrısına bir yanıt arayışı: Sanat

İnsanlığın çağrısına bir yanıt arayışı: Sanat

​İnsanlık tarihinin başlangıcından bu yana sanat toplumları dönüştüren, geliştiren, bireyleri bilinçlendiren önemli bir güç olarak konumlanıyor.
 

​İnsanlık tarihinin başlangıcından bu yana sanat toplumları dönüştüren, geliştiren, bireyleri bilinçlendiren önemli bir güç olarak konumlanıyor. Her ne kadar “toplum için sanat” ya da “sanat için sanat” görüşlerine dair farklı yaklaşımlar ve akımlar bulunsa da sanatın toplumsal değişimi teşvik etme potansiyelinin büyüklüğü ve toplumun ihtiyaçlarına ya da dönemsel koşullara göre adaptasyonu tartışılmaz bir gerçek. Sanat; toplumları bir araya getirme, duyarlılık oluşturma ve değişimi tetikleme gücüne sahip.

1980’lerde Etiyopya’daki yoksulluk ve kıtlık hakkında halkı bilinçlendirmek amacıyla düzenlenen Live Aid ve Band Aid konserlerini anımsayalım. Konserler, dünya çapında 2 milyara yakın kişi tarafından izlenerek müzik tarihinde unutulmaz bir etki yaratmıştı. U2, Queen, David Bowie, Elton John gibi dönemin en büyük sanatçıları bir araya gelerek “Do They Know It’s Christmas?” (Onlar Noel olduğunu biliyorlar mı?) adlı şarkıyı kaydederek tüm dünyaya seslenmişlerdi. Bu konserler, müzik dünyasında sosyal sorumluluk adına da yepyeni bir farkındalık penceresini açarak başka etkinliklere de ilham kaynağı olmuştu.

Ya da İngiltere Bristol’den adı tüm dünyaya yayılan sokak sanatçısı Banksy’i ele alalım. Toplumsal alanlardaki grafitileriyle bireyleri toplumsal konularda düşünmeye iterek bir bilinç oluşturmayı teşvik ettiği düşünülen sanatçı, eserleriyle çevre sorunlarına, politik konulara dikkat çekiyor. Aslında sanat; türünden, konumundan bağımsız her anlamda değer yaratıyor, dönüşümün kapılarını aralıyor.

İnsanlığın en büyük tehdidine karşı

Dünya Sağlık Örgütü’ne göre günümüzde insanlık adına en büyük tehdidi oluşturan unsurlar, hava kirliliği ve iklim krizi. Dünya Ekonomik Forumu verileri ise “biyoçeşitlilik kaybı ve ekosistemin çöküşü”nün önümüzdeki on yılın en tehlikeli küresel risklerinden biri olduğunu gösteriyor. Birleşmiş Milletler tarafından 2030’a kadar ulaşılması amaçlanan 17 Sürdürülebilir Kalkınma Amacı aslında bu tehditlerle savaşmayı, yoksulluğun sona erdirilmesini, çevrenin korunmasını, iklim krizine karşı önlem alınmasını, refahın adil paylaşımını ve barışı hedefliyor. Günümüzde bireylerin ve toplumların odağını bu hedefler oluştururken tüm bunlar tabii ki sanata da sirayet ediyor.

Live Aid ve Band Aid konserleri 17 SKA’nın ilk ikisi olan “Yoksulluğa Son” ve “Açlığa Son” maddelerine sanatın nasıl yanıt aradığına dair örneklerden yalnızca bir tanesii. Öyle ki sanat, kültürler arası kurduğu bağ ve doğası gereği aktivist yapısıyla 17 hedefin her birine yanıt bulmak için durmaksızın üretiyor.

Aslında Birleşmiş Milletler tarafından bu hedefler yayınlanmadan çok önce doğan bir sanat akımı, bugünkü 17 hedefle benzer olan ve tüketim toplumunun aşırılığına karşı durma fikrinden yola çıkmıştı. 1960’lı yıllarda ortaya çıkan “Yoksul Sanat” olarak çevrilen “Arte Povera” akımı; sanatçının sadece sürdürülebilirlik gayesi gütmesinden öte, sanatçının materyallerini atık ve doğal malzemelerden elde ettiği, kapitalizme ve tüketim toplumuna bir başkaldırı olarak doğmuştu.

Yalnızca doğadan alınan ya da eski öğelerin materyal olarak kullanıldığı akım Arte Povera’da tuval ya da yağlı boya gibi materyallerin kullanımına pek rastlanmıyordu. Çağdaş sanatta ‘ileri dönüşüm’ kavramı, yine doğadan alınan malzemelerle çalışıyor fakat bunu sürdürülebilirlik amacıyla tüketim toplumunu aşma eğilimiyle birleştiriyor.

Görünen o ki, zamandan ya da coğrafyadan bağımsız olarak sanat her zaman insanlığın yardım çağrısına bir yanıt arayışı sunuyor. Sanat şekillendiriyor, sevgiyi yayıyor, dengeliyor.

Sanatın toplumdaki yadsınamaz yerini Akbank da Akbank Sanat’la güçlendirmeye devam ediyor. Her zaman olduğu gibi yeni yaşında da farklı disiplinlerdeki sanatçıları sanatseverlerle buluşturmaya devam eden Akbank Sanat 32’inci yaşını kutluyor.

2025 yılı boyunca sürdürülebilirlik temasına odaklanan birçok etkinliğe ev sahipliği yapan Akbank Sanat, sanatın dönüştürücü gücünü farklı yaş grupları ve disiplinlerle bir araya getirmeye devam ediyor. Yetişkinlere yönelik olarak düzenlenen “İleri Dönüşüm Atölyeleri”, atık materyallerle yaratıcı üretim yapılmasına imkân tanıyor. 15 Şubat, 17 Mayıs ve 14 Haziran’da gerçekleşen “Atık Malzemelerle Yaratıcı Baskılar” atölyesinde plastik, yaprak, ip ve karton gibi gündelik atıklar kullanılarak Dada akımından esinlenen deneysel baskılar üretildi. Bu atölyeyi, 4 Ocak, 26 Nisan ve 3 Mayıs tarihlerinde düzenlenen “Köpük Baskı ile Portreler” izledi. Katılımcılar geleneksel köpük baskı tekniklerini kullanarak portrelerini geri dönüştürülmüş malzemeler üzerinde uygulama şansı buldu.

Çocuklar ve aileleri için de benzer temalarda yaratıcı içerikler sunuldu. 1 Şubat’ta düzenlenen “Ailece İleri Dönüşüm” başlıklı iki atölyede çocuklar ebeveynleriyle birlikte hem mozaik hem de heykel üretimine katıldılar. Bu çalışmalarda, kullanılmış plastik şişeler, kartonlar ve çeşitli evsel atıklar heykel ve mozaik malzemesine dönüştürüldü. Bu etkinlikler yalnızca çocuklara ileri dönüşüm bilincini aşılamakla kalmadı, aynı zamanda ailecek yaratıcı üretimin parçası olmayı teşvik etti.

Sürdürülebilirliğe odaklanan söyleşi ve eğitim programları da Akbank Sanat takviminde önemli bir yer tuttu. 16 Ocak’ta düzenlenen “Tasarımda İleri Dönüşüm” söyleşisinde, sürdürülebilir moda ve üretim biçimleri konuşuldu. Alt Üst oluşumu üyeleri Selen Konuk Paksoy, Selin Karcı ve Şahin Paksoy’un konuşmacı olarak yer aldığı etkinlikte, atık kumaşlar üzerinden alternatif tasarım modelleri ele alındı. Haziran sonunda çevrim içi olarak gerçekleşen “Malzeme: Sentetik Nesneler” başlıklı öğrenme programında ise genç sanatçılara sentetik malzemeler ile çağdaş sanat ve ekoloji ilişkisi üzerine derinleşme fırsatı sunuldu.

Temmuz ayında ise öğretmenlere yönelik hazırlanan “Sanat ve Çocuklar Üzerine Farklı Bir Bakış” eğitim programı hayata geçirildi. 14–17 Temmuz tarihlerinde çevrim içi olarak gerçekleşen bu seminer dizisinde, çocukların sanatsal gelişimi, yaratıcılığı ve sürdürülebilirlik kavramlarının eğitime entegrasyonu üzerine kapsamlı içerikler sunuldu.

Yılın en dikkat çeken etkinliklerinden biri 30 Mayıs–31 Temmuz tarihleri arasında düzenlenen 43. Günümüz Sanatçıları Ödülü Sergisi oldu. “Dünya yuvarlak değil, bir ağ” temasıyla düzenlenen sergi, 27 genç sanatçının farklı mecralarda ürettiği işler aracılığıyla sürdürülebilirlik, doğa, teknoloji ve insan ilişkisini sorguladı. Sergide yer alan birçok eser, geri dönüştürülmüş ya da buluntu malzemelerle üretilerek sanatın çevresel farkındalık yaratmadaki gücünü ortaya koydu.

Akbank Sanat, tüm bu etkinliklerle birlikte sanatın ekoloji, üretim, eğitim ve toplumsal dönüşümle olan bağlarını güçlendirirken, yıl boyunca farklı yaş ve disiplinlerden katılımcılara sürdürülebilir bir yaşam kültürü oluşturma yönünde ilham vermeye devam etti.

Özetle; tarih boyunca insanlığın ihtiyaçlarına yanıt arayan, toplumsal dönüşümü tetikleyen güçlü bir araç olan sanat, bugün ise iklim krizi ve sürdürülebilirlik odağında yeniden bir sorumluluk üstleniyor. Akbank Sanat da bu evrensel misyonu sahiplenerek farklı disiplinlerde düzenlediği atölye, söyleşi, eğitim ve sergilerle sanatın dönüştürücü gücünü toplumla buluşturuyor. Yıl boyunca hayata geçirilen programlar, çocuklardan yetişkinlere farklı yaş gruplarına sürdürülebilirlik bilinci kazandırırken, geri dönüşüm ve çevresel duyarlılık ekseninde yaratıcı üretimlere ilham veriyor.