Enerjiye erişimde sürdürülebilir çözümler

Enerjiye erişimde sürdürülebilir çözümler

Enerjiye erişimde sürdürülebilir çözümler

Günümüzde modern yaşamın en temel gerekliliklerinden biri enerjiye erişim.

​Günümüzde modern yaşamın en temel gerekliliklerinden biri enerjiye erişim. Aydınlatmadan ısınmaya, iletişimden sağlık hizmetlerine kadar her şey güvenilir enerji kaynaklarına bağlı. Ancak dünya genelinde hâlâ milyonlarca insan bu imkândan yoksun. Uluslararası Enerji Ajansı’nın (UEA) verilerine göre, yaklaşık 770 milyon insanın elektriğe erişimi bulunmuyor. Bu durum özellikle Sahra Altı Afrika ve Güney Asya’da hayatın her alanında eşitsizliklere neden oluyor. Enerjiye erişimin olmaması, yalnızca yaşam kalitesini düşürmekle kalmıyor; eğitim, sağlık, iş olanakları ve toplumsal kalkınma üzerinde de büyük bir engel oluşturuyor.

Klasik enerji altyapısını kırsal veya erişimi zor bölgelerde kurmak, yüksek yatırım maliyeti ve uzun inşaat süreçleri nedeniyle çoğu zaman mümkün olmuyor. Bu nedenle yenilenebilir enerji teknolojileri, enerji yoksunluğunu gidermek için en hızlı, ekonomik ve sürdürülebilir çözümlerden biri haline geliyor.

Mikro Şebekeler

Mikro şebekeler, yerel ölçekte üretilen enerjiyi depolayan ve merkezi sisteme ya da altyapıya ihtiyaç duymadan çalışan yenilikçi enerji sistemleridir. Güneş panelleri, rüzgâr türbinleri veya biyokütle sistemleriyle enerji üretebilir; enerji depolama çözümleriyle de bu enerjiyi gece veya ihtiyaç anında kullanılabilir hale getirirler. Geleneksel şebekeden bağımsız çalışabilme özelliği sayesinde özellikle kırsal ve ulaşımı zor bölgelerde büyük avantaj sağlar.

Dünya Bankası verilerine göre Sahra Altı Afrika'da, solar mini şebeke projeleri 2010’da sadece 500 kadarken bu sayı 3.000’in üzerine çıktı ve önümüzdeki birkaç yılda 9.000 yeni sistemin kurulması hedefleniyor. Bu projeler, enerjiye erişimi zor bölgelerde bulunan köylerde okulların, sağlık merkezlerinin ve hanelerin ihtiyaç duyduğu elektriği ekonomik ve sürdürülebilir biçimde sağlıyor, yerel kalkınmayı hızlandırıyor. Kenya ve Nijerya’da yapılan saha çalışmaları, bu projelerin hane gelir düzeyini 4 katına çıkardığını, kadınların karar alma süreçlerine katılımını artırdığını ve sağlık ile hava kalitesine olumlu katkılar sağladığını gösteriyor.

Dünya Bankası verilerine göre, bu tür sistemlerin uygun yatırımlarla genişletilmesi halinde 2030 itibarıyla Sahra Altı Afrika’da tam 380 milyon insanın elektriğe erişimi sağlanabilir. Ancak bunun için yaklaşık 160.000 mini şebekenin kurulması ve 90 milyar dolar civarında bir yatırım gerekiyor.

Taşınabilir Güneş Panelleri

Taşınabilir güneş panelleri, elektrik şebekesine bağlı olmaksızın çalışan, hafif ve kolay kurulabilen enerji sistemleridir. Bu sistemler; lamba, telefon şarjı veya küçük ev aletleri gibi temel elektrik ihtiyaçlarını karşılayabilir. Şebeke altyapısının yetersiz olduğu kırsal bölgelerde, bu paneller özellikle hızlı ve düşük maliyetli çözümler olarak öne çıkmaktadır.

Uluslararası Enerji Ajansı verilerine göre, 2022 yılı itibarıyla Afrika ve Asya’da 100 milyondan fazla insanın elektriğe erişimi taşınabilir güneş enerjisi kitleri sayesinde sağlanmıştır. Panel, batarya ve aydınlatma ekipmanından oluşan bu kitler, basit ama etkili çözümler sunarak akşamları ders çalışabilen çocuklardan evde güvenle yemek pişiren kadınlara, küçük işletme sahiplerinden yerel kliniklere kadar insanların hayatını pek çok alanda dönüştürüyor. Taşınabilir güneş panelleri, kırsalda yaşayan küçük işletme sahipleri için de enerji kaynağı oluşturuyor. Kırsal Afrika ve Asya’daki 10 milyondan fazla mikro ve küçük işletme, off-grid (Şebeke Bağlantısız) güneş sistemleri sayesinde çalışır hale geldi.

Enerji Depolama Sistemleri

Güneş günün belirli saatleriyle sınırlı, rüzgâr ise her zaman esmesi mümkün değil. İşte bu nedenle enerji depolama sistemleri, yenilenebilir kaynakların sürekliliğini sağlamada kilit bir köprü görevi görüyor. Bataryalar ve depolama sistemleri sayesinde gündüz üretilen enerji geceye taşınabiliyor, ani talep artışlarına cevap verilebiliyor. Uluslararası Enerji Ajansı’nın Net Sıfır Senaryosu’na göre, küresel enerji depolama kapasitesinin 2030 itibarıyla 1500 GW’ye çıkması; bunun 1200 GW'lık kısmının ise batarya depolamadan sağlanması öngörülüyor. Avrupa’da elektrik üretiminde yenilenebilir enerji kaynaklarının payı %69’a​ çıkması öngörülürken, enerji depolama sistemlerinin de arz güvenliğini korumak ve esneklik sağlamak amacıyla hızla güçlendirilmesi gerekiyor. Kısacası depolama teknolojileri, geleceğin elektrik sistemlerinin en stratejik unsuru olarak yalnızca elektriği değil, aynı zamanda güvenilirliği, istikrarı ve sürdürülebilirliği de depoluyor.

Özetle; enerjiye erişim, modern hayatın en temel ihtiyacı ancak hâlâ yüz milyonlarca insan elektriksiz yaşıyor. Klasik enerji altyapısı bu bölgeler için yüksek maliyetli ve yavaş kalırken, yenilenebilir enerji teknolojileri hızlı, ekonomik ve sürdürülebilir çözümler sunuyor. Mikro şebekeler, taşınabilir güneş panelleri ve enerji depolama sistemleri yalnızca elektriğe erişim sağlamakla kalmıyor; eğitimden sağlığa, tarımdan küçük işletmelere kadar toplumsal kalkınmayı da destekliyor. ​