Gezegen Dostu Yolculuklar için Sürdürülebilir Seyahat Rehberi

Gezegen Dostu Yolculuklar için Sürdürülebilir Seyahat Rehberi

Seyahat Et, İz Bırakma: Sürdürülebilir Turizm

​​Turizm sektörünün dünya genelinde karbon emisyonlarının %8’inden sorumlu olduğunu biliyor muydunuz? İşte tam da bu nedenle “sürdürülebilir turizm” kavramı her geçen gün daha önemli hale geliyor. Peki sürdürülebilir turizm tam olarak nedir ve seyahatlerinizi nasıl daha sürdürülebilir hale getirebilirsiniz? Gelin, dünyadan ve Türkiye’den örneklerle birlikte keşfedelim.

​ Sürdürülebilir Turizm Nedir?

​ Birleşmiş Milletler Dünya Turizm Örgütü (UNWTO) sürdürülebilir turizmi, ziyaretçilerin, yerel halkın, çevrenin ve turizm sektörünün uzun vadede ihtiyaçlarını karşılayan turizm şekli olarak tanımlıyor. Bu model; çevresel koruma, yerel ekonomiye katkı sağlama ve kültürel değerlerin korunmasını temel alıyor. Böylece turizm faaliyetleri, doğal kaynakları tüketmeden gelecek nesillere aktarılabilir hale geliyor.

​ ​Sürdürülebilir Turizm Destinasyonları

​ Dünya çapında Bhutan’ın “yüksek değer-düşük etki” politikası, Yeni Zelanda’nın doğal mirası koruma adımları veya Slovenya’nın yeşil turizm stratejisi gibi birçok ülke ve şehir, turizmi daha sürdürülebilir hale getirmek için yaratıcı adımlar atıyor. Bunların arasında öne çıkan Kosta Rika ve İsveç özellikle ilham verici:

  • Kosta Rika: Orta Amerika’daki bu küçük ülke, bugün sürdürülebilir turizm denince ilk akla gelen yerlerden biri. Kosta Rika yıllar önce “eko-turizm” odaklı bir strateji benimsedi ve sonuçlar etkileyici: Güçlü koruma politikaları sayesinde ülke, tropikal ormanlarını geri kazandı ve topraklarının yaklaşık %60’ını yeniden ormanlarla kaplı hale getirmeyi başardı. Ülkenin yüzölçümünün dörtte biri milli park veya koruma alanı ilan edilmiş durumda. Turizm faaliyetleri, yağmur ormanları, volkanlar ve biyolojik çeşitlilik üzerine kurulu. Sonuç olarak, Kosta Rika modeli tüm dünyaya, turizmden ekonomik değer sağlarken doğayı korumanın mümkün olduğunu gösteriyor.
  • İsveç: Kuzey Avrupa ülkesi İsveç, sürdürülebilirlik konusunda sadece turizmde değil, hayatın her alanında örnek gösteriliyor. Turizm özelinde de İsveç’in performansı göz kamaştırıcı. 2023 yılı Euromonitor Sürdürülebilir Seyahat Endeksi’ne göre İsveç​, dünyanın en sürdürülebilir turizm destinasyonu seçildi. Bu başarı tesadüf değil: İsveç’in Malmö, Göteborg ve Stockholm gibi şehirleri yıllardır “yeşil şehir” olarak anılıyor ve dünyanın en çevreci şehirleri listelerinde üst sıralarda yer alıyor. Örneğin, Göteborg çevre dostu toplu taşıması, bisiklet yolları, %95’i organik sertifikalı restoranları ve enerji verimli konaklama tesisleriyle “dünyanın en sürdürülebilir kenti” unvanlarını defalarca kazandı. İsveç genelinde doğaya yakın yaşam biçimi teşvik ediliyor; doğa yürüyüşü parkurları, bisiklet rotaları ülke genelinde yaygın. Hatta İsveç’te başlayan “uçak utancı” (flygskam) hareketi, insanlar arasında kısa mesafelerde uçmak yerine tren gibi alternatiflere yönelme bilinci oluşturdu. Tüm bu çabalar, İsveç’i sürdürülebilir turizmin öncü ülkelerinden biri haline getiriyor.
​ Türkiye’den İyi Uygulamalar

Türkiye, doğal ve kültürel zenginlikleriyle sürdürülebilir turizm potansiyeli yüksek bir ülke. Son yıllarda hem yerel yönetimler hem sivil inisiyatifler bu konuda çeşitli projeler geliştiriyor. İşte Türkiye’den sürdürülebilir turizme yönelik ilham verici bazı destinasyonlar ve uygulamalar:

  • Seferihisar: Türkiye’nin ilk “Sakin Şehri” (Cittaslow) unvanına sahip Seferihisar, İzmir’in ilçesidir. 2009 yılında uluslararası Cittaslow ağına katılan Seferihisar, yerel değerleri korumaya dayalı sürdürülebilir yaşam tarzıyla dikkat çekiyor. Seferihisar’da yöresel tarım destekleniyor, yerel pazarlarda üreticiden tüketiciye doğal ürünler sunuluyor. İlçe, hızlı kent yaşamına alternatif olarak yavaş ve bilinçli bir turizm modeli benimsedi. Bu sayede Seferihisar, son yıllarda hem ekoturizm meraklılarının uğrak noktası oldu hem de yerel halkın kalkınmasını sağladı. Kültürel mirasın korunması, güneş enerjisi gibi yenilenebilir kaynakların teşviki ve bisiklet dostu ulaşım gibi adımlarla sürdürülebilir turizm kavramının Türkiye’deki en iyi örneklerinden birini sergiliyor.
  • Kaz Dağları: Balıkesir ve Çanakkale illeri arasında uzanan Kaz Dağları, ülkemizin oksijen deposu olarak bilinen, efsanelere konu olmuş eşsiz bir doğa hazinesi. Burası hem biyolojik çeşitlilik açısından çok zengin, hem de geleneksel köy yaşamının sürdüğü bir bölge. Son yıllarda Kaz Dağları’nı korurken bölge halkına gelir sağlamak amacıyla çeşitli ekoturizm projeleri hayata geçiriliyor. Örneğin 2023’te Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) ve Türkiye’nin Tarım ve Orman Bakanlığı işbirliğiyle Kaz Dağları’nda yeni ekoturizm rotaları oluşturuldu. Bu projeyle dağ köylerini birbirine bağlayan yürüyüş ve bisiklet parkurları belirlendi, böylece doğaseverler bölgenin eşsiz bitki örtüsü ve kültürünü keşfederken yörenin korunmasına ve yöre halkının yeni gelir kaynakları sağlamasına katkı sağlanıyor. Yörede küçük ölçekli butik oteller, bungalovlar ve kamp alanları da çevreye duyarlı işletme prensipleriyle faaliyet gösteriyor. Bu sayede Kaz Dağı Milli Parkı ve çevresinde sürdürülebilir turizm adımları hem doğayı hem de insanı gözeterek ilerliyor.
  • Ekolojik Çiftlik Deneyimleri: Sürdürülebilir turizmde kırsal turizm ve ekolojik çiftlik ziyaretleri de önemli bir yer tutuyor. Bunun önemli bir parçası olarak son yıllarda organik tarım çiftliklerinde gönüllü olarak çalışıp konaklama karşılığı deneyim kazanılan programlar gelişti. Ülkemizde de Buğday Derneği’nin koordinasyonundaki TaTuTa (Tarım-Turizm-Takas) ağı, uluslararası WWOOF (World Wide Opportunities on Organic Farms - Organik Çiftlikler Üzerindeki Dünya Çapındaki Fırsatlar) platformunun Türkiye ayağı olarak, gönüllüleri ekolojik çiftliklerle buluşturuyor. Bu program sayesinde seyahat ederken bir çiftlikte kalarak hem toprağa dokunuyor hem de sürdürülebilir yaşam uygulamalarını birebir deneyimliyorsunuz. Ege’den Akdeniz’e birçok bölgede organik tarım yapan çiftlikler, ziyaretçilere ekolojik tatil imkânı sunuyor.

Bu örnekler Türkiye’de sürdürülebilir turizm alanında atılan adımlardan sadece birkaçı. Bunların yanı sıra, Cittaslow ağına katılan diğer sakin şehirler (Örneğin Artvin-Şavşat, Muğla-Akyaka, Sinop-Gerze gibi), nesli tehlikedeki deniz kaplumbağalarını koruyarak turizmi yöneten Çıralı (Antalya) köyü veya tarihi mirası yaşatarak turistlerin uğrak noktası olan Safranbolu ve çevresindeki müze köyler gibi sayısız değerli girişim mevcut. Hepsinin ortak noktası, turizmi bir araç olarak kullanarak hem yerel kalkınmayı sağlamaları hem de doğa ve kültürü korumaları. Üstelik bu çabalar, ziyaretçilere daha anlamlı ve zengin deneyimler sunarak turizmin özündeki “keşif” ruhunu da besliyor.

​ 5 Adımda Daha Sürdürülebilir Seyahatler

Sürdürülebilir turizm bireylerin farkındalığı ve çabası olmadan gerçek potansiyelini gerçekleştiremez. Seyahat alışkanlıklarımızda yapacağımız ufak değişiklikler uzun vadede büyük farklar yaratabilir. İşte seyahatlerinizi daha sürdürülebilir kılmak için 5 temel öneri:

1. Çevre dostu ulaşım yöntemlerini tercih edin

Gideceğiniz mesafe uygunsa uçak yerine tren veya otobüs gibi karbon ayak izi daha düşük seçenekleri değerlendirin. Uçak gerekli olduğunda ise direkt (aktarmasız) uçuşları tercih etmeye çalışın. Çünkü aktarmalar hem ekstra yakıt tüketimi hem de ekstra kalkış/iniş demek, bu da daha fazla karbon salımı anlamına gelir. Gittiğiniz yerde ise toplu taşıma araçlarını veya mümkünse yürümeyi ve bisiklete binmeyi tercih edin. Araç kiralamanız gerekiyorsa elektrikli veya hibrit araçları tercih ederek fosil yakıt kullanımınızı en aza indirin.

2. Konaklama seçiminde yeşil ve yerel olanı destekleyin

Konaklama yerinizi seçerken, çevreye duyarlı uygulamaları olan işletmeleri tercih edin. Türkiye’de Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın çevreye duyarlı konaklamalara verdiği “Yeşil Yıldız” sertifikasına sahip oteller bulunmaktadır. Bu tip oteller su ve enerji tasarrufu, atık yönetimi gibi kriterleri sağladıklarını belgeleyerek bu yıldızı alıyorlar. Uluslararası alanda da “Green Key”, “LEED sertifikası” veya “Sürdürülebilir Turizm Sertifikası” gibi etiketlere dikkat edebilirsiniz. Ayrıca mümkün olduğunca küçük ölçekli, yerel işletmelere yönelin. Aile işletmesi bir pansiyon ya da köydeki bir konukevi, büyük bir zincir otelden daha fazla yerel katkı sağlayacaktır. Konaklama sırasında da basit ama etkili alışkanlıklar edinin: Örneğin, havlularınızı her gün değiştirtmeyerek su ve deterjan tasarrufuna katkıda bulunun, odadan çıkarken klimayı ve ışıkları kapatın, otelin çevre programları varsa katılın. Unutmayın, doğa dostu konaklama seçimleri hem çevreyi korur hem de çoğunlukla size daha samimi, otantik deneyimler sunar.

3. Yeme-içme ve alışverişte yerel olanı tercih edin

Gittiğiniz yerde yerel mutfağın tadını çıkarın, yerel ürünler satın alın. Bu, seyahatinizi kültürel açıdan zenginleştireceği gibi karbon ayak izinizi de azaltır. Yerel gıda tüketmek, ithal ürünlere kıyasla ulaşım kaynaklı emisyonları düşürür. Alışverişte de büyük alışveriş merkezlerinden ziyade yerel pazarlara, zanaatkârların dükkânlarına uğrayın. Böylece harcadığınız para yerel ekonomiye katkı sağlar.

4. Tek kullanımlık plastiklerden kaçının, kendi ekipmanlarınızı taşıyın

Seyahat ederken ortaya çıkan çöp miktarını azaltmak, sürdürülebilir bir gezgin olmanın belki de en somut adımı. Yanınızda her zaman yeniden kullanılabilir bir su matarası taşıyın; plastik su şişeleri satın almak yerine mataranızı doldurabileceğiniz yerler araştırın. Aynı şekilde, pipet, çatal-kaşık, kahve bardağı gibi ürünlerde de tek kullanımlık plastikler büyük bir sorun. Kendi pipetinizi, çatal-bıçağınızı ve bez alışveriş çantanızı seyahate çıkarken valizinize ekleyebilirsiniz. Gittiğiniz doğal alanlarda, plajlarda çöp bırakmamak ve hatta mümkünse bulduklarınızı toplamak da gezgin sorumluluğumuzun bir parçası olmalı. “Doğada hiçbir iz bırakma” (Leave No Trace) felsefesini benimseyerek, ziyaret ettiğiniz yeri bulduğunuz kadar -hatta daha fazla- temiz bırakmaya özen gösterin.

5. Karbon ayak izinizi nötrleyin

Çok uzak bir ülkeye uçuş yapacaksanız veya istemeden de olsa çevreye yük getirecek bir faaliyet yaptıysanız, karbon denkleştirme (carbon offset) seçeneklerini değerlendirebilirsiniz. Birçok hava yolu şirketi veya çevre kuruluşu, bağış karşılığı seyahatinizin karbon izini hesaplayıp bunu nötrlemek için ağaç dikme, yenilenebilir enerji projelerine yatırım gibi faaliyetler yapıyor. Bu yöntem tek başına iklim krizini çözmez elbette; asıl öncelik emisyonu en baştan azaltmak olmalı. Ancak yine de, örneğin zorunlu bir uzun uçuş yaptıysanız, sonrasında bu karbonu nötrlemek sorumluluk sahibi bir adım olacaktır.

​ Küçük adımlar büyük farklar yaratır

Sürdürülebilir bir seyahat için bilinçli bir gezgin olmak şart. Attığımız her adımın bir etkisi olduğunu unutmadan plan yaparsak, gezegenimizi korurken dünyayı gezmeye devam edebiliriz.

​ Keyifli ve sürdürülebilir yolculuklar! ​​