Dünyanın bugün geldiği noktada bireylerin yatırımlarını yönetmeleri, şahsi portföylerini uzun vadeli planlamalarla tasarruf odağında yeniden gözden geçirmeleri yalnızca kendileri için değil, tüm dünyanın geleceği için bir anlam taşıyor. Nasıl mı?
Günümüzde finansal okuryazarlık kavramı sürdürülebilirlikle birlikte ele alınıyor çünkü aslında bireysel bazda yapılan harcamalar büyük tabloda dünya üzerindeki tüketim verilerini şekillendiriyor. Sürdürülebilirliğe dair dünyaya katkı sağlamanın temel düşünce yapısı aslında bireysel olarak “Benim katkım nasıl olur, kendi hayatımda ne değiştirebilirim?” sorusuna yanıt aranmasıyla başlıyor. Ardından bir kişinin bilinçlenmesiyle bir domino etkisinin ilk kıvılcımı çakılmış oluyor.
Sürdürülebilirlik kavramı bugünün ihtiyaçlarını karşılarken yarını da düşünmekle ilgili. Temel prensip, bugün aldığınız ürünün, tükettiğiniz herhangi bir şeyin gelecek nesilleri nasıl etkilediği bilincini taşımak. Finansal okuryazarlık ise bireylerin ve kurumların finansal kararlarını bilinçli bir şekilde almasını ve geleceklerini güvence altına almalarını sağlıyor. En basit anlamıyla, bugün paranızı değerlendirmeye başladığınızda, yatırım seçeneklerini masaya yatırdığınızda ve bu konuda bilinçlenmeye dair bir adım attığınızda finansal okuryazarlık konusunda bir bilince ulaşmış oluyorsunuz. Bireyin kendisini finansal güvenceye alma stratejisinin ana odağı aslında geleceği düşünmekle başlıyor.
Sürdürülebilir kalkınma yolunda finansal okuryazarlığın rolü
Finansal olarak bilinçli bireyler ve kurumlar, sürdürülebilirlik hedeflerine daha iyi hizmet ediyorlar ve daha sürdürülebilir bir gelecek için bir temel yaratıyorlar. Düşünün ki, paranızı bugün gördüğünüz her şeye harcamak yerine, ihtiyaçlarınızı karşılıyor ve belli bir kısmını gelecekteki ihtiyaçlarınız için ayırıyorsunuz. Finansal olarak gelirlerinizi ve giderlerinizi dengeleyerek, nakit akışınızı yönetebildiğinizde en temel haliyle bir finansal okuryazar sayılıyorsunuz. Bu nedenle finansal okuryazarlık Birleşmiş Milletler (BM) tarafından belirtilen sürdürülebilir kalkınma hedefleri arasında önemli bir rol üstleniyor.
Bu bağlamda finansal okuryazarlığın sürdürülebilir kalkınma hedeflerinde oynadığı 5 ana rol şu şekilde sıralanıyor:
1- Kaynak Yönetimi: Finansal okuryazarlık, bireylerin ve toplumların kaynaklarını etkili bir şekilde yönetmelerine yardımcı oluyor. Böylece BM’nin sürdürülebilir kalkınma hedeflerine ulaşmak için gerekli olan finansal kaynaklar doğru bir şekilde kullanılmış oluyor.
2- Yatırım ve Tasarruf: Finansal okuryazarlık, bireyleri yatırım yapma ve tasarruf etme konularında eğitiyor. Böylelikle doğru yatırımlar ve geleceğe yönelik fonlarla sürdürülebilirlik projeleri için ayrılan sermayeye katkı sağlanıyor.
3- Risk Yönetimi: Riskleri tanımlama, analiz etme ve yönetme yeteneği finansal okuryazarlıkla büyük ölçüde gelişiyor. Uzun vadeli planlarda olası risklerin tahmini ve yönetimi çok büyük önem taşıyor ve projelerin finansmanında olası risklerden korunabilmek adına daha etkin kriz yönetim planları oluşturulmasını mümkün kılıyor.
4- Sürdürülebilirlik Finansmanı: Sürdürülebilir kalkınma projelerinin finanse edilmesi sürdürülebilir kaynaklara yatırımın artırılması anlamına geliyor. Finansal okuryazarlığın artırılmasıyla bireylerin ve kurumların dünyada sürdürülebilir finans yönetimine kaynak ayıramayacak durumda olan ülkelerde dahi bu tür projelere yatırım yapma olanağını artırıyor ve bu tür finansman araçlarını anlama konusunda bilinçlenmeye katkı sağlıyor.
5- Toplumsal Katılım ve Şeffaflık: Finansal okuryazarlık, toplumun geniş kesimlerinin finansal süreçlere katılımını artırarak, bu süreçlerin daha şeffaf ilerlemesine katkı sağlıyor. Böylelikle sürdürülebilir kalkınma projelerinin daha geniş bir destek bulması ve etkili bir şekilde uygulanma ihtimali artırılmış oluyor.
Aynı zamanda Birleşmiş Milletler’in 17 Sürdürülebilirlik Kalkınma Hedefleri arasındaki 5 hedefin gerçekleştirilmesinde finansal okuryazarlık büyük bir tetikleyici rol üstleniyor:
1- Sağlık ve Kaliteli Yaşam: Finansal stres, bireyler üzerinde fiziksel ve zihinsel olarak olumsuz etkiler yaratıyor. Journal of Financial Therapy’nin verilerine göre özellikle Z Kuşağı’nın pandeminin de etkisiyle finansal okuryazarlık konusunda farkındalık seviyesinin düşük olduğunu ve gelecekle ilgili büyük oranda kaygı duyan bir nesil olmalarında bunun büyük etkisi olduğunu ortaya koyuyor. Bireysel bütçe yönetimi, borç yönetimi, tasarruf edebilme gibi yeteneklerin edinilmesi daha bilinçli finansal kararlar alınmasını sağlıyor ve dolayısıyla finansal stresi azaltıyor.
2- Nitelikli Eğitim: Kaliteli eğitim, nitelikli öğretmenlerin varlığına, etkili öğrenme çıktılarına ve öğrencilere eşit fırsatlar sunulmasına dayanıyor. Finansal okuryazarlık, bu hedefe ulaşmak için önemli bir araç olarak konumlanıyor çünkü iyi tasarlanmış bir finansal okuryazarlık programı, öğrencilere mali beceriler kazandırarak ekonomik olarak güçlendirilmiş bir toplum oluşturmaya yardımcı oluyor.
3- Toplumsal Cinsiyet Eşitliği: Dünya Bankası Global Findex 2025 verilerine göre, finansal katılımda cinsiyetler arasındaki uçurum giderek kapanıyor. Dünya genelinde kadınların %77’si banka ya da mobil para hesabına sahipken, bu oran erkeklerde %81 olarak ölçüldü. Özellikle düşük ve orta gelirli ülkelerde dikkat çekici bir ilerleme yaşandı; kadınların hesap sahipliği oranı 2011 yılında %37 iken, 2024 itibarıyla %73’e yükseldi. Bu gelişmeler, finansal okuryazarlığın kadınların ekonomik bağımsızlığını ve güvenini artırmada kritik bir araç olduğunu bir kez daha ortaya koyuyor. Kadınlar finansal okuryazarlık becerileri geliştirdikçe, ekonomik karar alma süreçlerine daha aktif şekilde katılım sağlayabiliyor.
4- Eşitizliklerin Azaltılması: Finansal okuryazarlık, ekonomik eşitsizlikleri azaltarak sosyal ve ekonomik kalkınmaya katkıda bulunuyor. Bu, tüm toplum kesimlerinin finansal sistemleri daha etkin bir şekilde yönetmesini sağlayarak, gelir ve fırsat eşitsizliklerini azaltıyor.
5- Amaçlar İçin Ortaklıklar: Birleşmiş Milletler tarafından 17. Kalkınma Hedefi olarak gösterilen bu madde, tüm bu hedeflere ulaşmak için küresel iş birliğini teşvik ediyor. Finansal okuryazarlık girişimleri, eğitim kurumları, finansal kuruluşlar, hükümetler ve diğer kurumsal kuruluşlar arasında iş birliğini teşvik ederek, sürdürülebilir kalkınma hedeflerine ulaşmak için gereken ortak çabanın bir parçası olarak konumlanıyor. Tüm dünyadaki kaynakların etkin bir şekilde kullanılmasını sağlayarak, olası risklere karşı toplumların güçlenmesini destekliyor.
Kurumlar finansal okuryazarlık konusunda nasıl katkı sağlayabilirler?
Kurum ve kuruluşlar güçlü altyapıları sayesinde bireylerin gelişiminde büyük bir etkiye sahipler. Dolayısıyla finansal okuryazarlığın artırılması noktasında pek çok yöntemle topluma katkı sağlayabilirler.
Kurumlar, çalışanları, müşterileri ve toplulukları finansal okuryazarlık konusunda eğitmek için temel finansal kavramları, yatırım seçeneklerini ve tasarruf stratejilerini içeren eğitim programları düzenleyebilirler. İç iletişim ve kurum içi çalışmalarda sürdürülebilir kalkınma hedeflerini destekleyen sosyal sorumluluk projelerine yatırım yaparak, toplumsal cinsiyet eşitliği, çevreyi koruma, eğitim ve sağlık gibi alanlarda bilinci artırarak katkı sağlayabilirler. Aynı zamanda çevre dostu yatırım seçenekleri sunarak finansal ürünlerini sürdürülebilirlik ilkelerine uygun bir şekilde tasarlayan ürün ve hizmetler geliştirebilirler.
Akbank’ın finansal okuryazarlığa katkısı
Akbank olarak finansal okuryazarlığa katkı anlamında pek çok faaliyet yürütüyoruz. Kadın girişimcilerin ihtiyaçlarına yönelik, özel bir deneyim paylaşım programı olan BinYaprak Kadın Girişimcilik Mentörlük Programı’nın kurucu destekçisi olarak; Akbank’lı olsun olmasın, belirli bir ciroya sahip tüm kadın girişimleri davet ederek, iş alanına göre kadın girişimcileri sektördeki deneyimli mentörlerle buluşturduk.
Dijital & finansal okuryazarlığı geliştirmek için farklı müşteri gruplarına özel programlar yaratıyoruz. Teknolojide Güçlü Kadınlar, Engelsiz Bankacılık, Rol Model Akbanklı gibi projelerle ve finansal okuryazarlık programlarımızla toplumun bu bağlamda sürdürülebilirlik bilinci kazanmasına destek oluyoruz.
Aposto iş birliğinde hayata geçirdiğimiz podcast serimizle de Finansal Okuryazarlık ve Erişim Derneği (FODER) Yönetim Kurulu Başkan Attila Köksal ile finans, birikim ve yatırım konularında yaptığımız hataları inceleyip çözüm ipuçları sunuyoruz.
Akbank Gençlik Akademisi 2025’te “Teknoloji Okuryazarlığı”, “Üniversiteli Akbanklı” ve “Fellowship” gibi projelerle gençlerin dijital ve finansal farkındalıklarını artırmayı hedefliyoruz.
Pek çok alanda finansal sürdürülebilirlik konusunda toplumsal bilinci artırmak için yeni projeler üretmeye devam ediyoruz. Akbank olarak finansal okuryazarlığın, yalnızca bireylerin kendi ekonomik geleceklerini güvence altına almalarının değil, aynı zamanda toplumsal refahın ve sürdürülebilir kalkınmanın da temel yapıtaşlarından biri olduğuna inanıyoruz. Bu nedenle finansal okuryazarlığı, kurum kültürümüzün ve sosyal sorumluluk anlayışımızın merkezine alıyoruz.
Özetle, finansal okuryazarlık bireylerin kendi geleceklerini güvence altına alırken aynı zamanda sürdürülebilir bir dünya için kolektif bir sorumluluk bilinci de yaratıyor. Bu bilinçle hareket eden kurumlar ve bireyler, yalnızca ekonomik refahı artırmakla kalmıyor, toplumsal eşitlikten çevre duyarlılığına kadar geniş bir yelpazede sürdürülebilir kalkınma amaçlarına katkı sağlıyor.