Geri Dönüşüm Hakkında Doğru Bilinen Yanlışlar

Geri Dönüşüm Hakkında Doğru Bilinen Yanlışlar

Geri Dönüşüm Hakkında Doğru Bilinen Yanlışlar

Günümüzde çevreyi korumanın ve sürdürülebilir bir yaşam tarzına sahip olmanın en önemli yollarından biri geri dönüşüm olarak görülüyor.
 

Geri dönüşüm, doğal kaynakların korunmasında, atık miktarının azaltılmasında ve enerji tasarrufu sağlamasında büyük önem taşıyor. Örneğin; Heal The Planet Vakfı’nın verilerine göre tuvalet kağıdı üretmek için her gün 27.000'den fazla ağaç kesiliyor. Tuvalet kağıdı, dünya çapında ormansızlaşmanın %15'inden sorumlu. Bir adet A4 kağıdının üretimi için ortalama 5 litre su harcanıyor. Elektronikteki gelişmelere rağmen, 2030'dan önce kağıda olan talebin iki katına çıkması bekleniyor. 1 ton kağıdın geri dönüştürülmesiyle 17 ağaç kurtarılıyor.

Tek bir alüminyum kutuyu geri dönüştürmek bir televizyonu üç saat çalıştıracak kadar enerji tasarrufu sağlıyor. Alüminyumun geri dönüşümü, yeni üretim için gereken enerjinin yalnızca %5'ini kullanarak kaynakları korurken karbon emisyonlarını da azaltıyor. Bir ton alüminyum kutunun geri dönüşümü 10 ton karbon emisyonunu önlüyor.

Bu veriler geri dönüşümün önemini bir kez daha gözler önüne seriyor. Ancak geri dönüşümden gerçekten fayda sağlamak için sistemin nasıl işlediğini bilmek gerekiyor. Çünkü yanlış uygulamalar, geri dönüşüm sürecini bozarak hem çevresel hem de ekonomik kayıplara neden olabiliyor. Peki, geri dönüşümle ilgili doğru bilinen yanlışlar nelerdir?

Kirlenmiş atıklar geri dönüştürülemez

Geri dönüşüm konusunda en sık yapılan hatalardan biri, aslında geri dönüştürülemeyen atıkları “belki işe yarar” düşüncesiyle geri dönüşüm kutularına atmak. İngilizcede “wishcycling” olarak adlandırılan bu davranış, geri dönüşüm sürecini ciddi şekilde zora sokuyor. Tüm geri dönüştürülebilir malzemelerin neredeyse beşte biri yanlış ayrıştırma ve kontaminasyon nedeniyle geri dönüşüm sürecine dahil edilemiyor. Örneğin; yağ ya da yiyecek atıkları bulaşmış ambalajlar, plastik poşetler, tek kullanımlık küçük plastikler, cam kırıkları ve temizlenmemiş şişe ya da kutular kontaminasyona neden olduğu ya da geri dönüştürülemediği için sürecin dışında kalıyor. Kısacası, geri dönüşümün etkili olabilmesi için hangi malzemenin gerçekten geri dönüştürülebilir olduğunun bilinmesi gerekiyor.

Pet şişelerin sınırsız dönüşümü mümkün değil

Cam ve alüminyum, kalitesini kaybetmeden defalarca geri dönüştürülebiliyor. Ancak pet şişeler gibi plastik malzemeler sınırsız geri dönüştürülemiyor. Pet şişelerin geri dönüştürülebilirliğini etkileyen en önemli faktörlerden biri, her döngü sonrasında meydana gelen kalite kaybı. Ayrıca etiketler, yapıştırıcılar ve diğer plastik türleri gibi kirleticiler de petlerin geri dönüştürülebilirliğini olumsuz etkiliyor. Pet şişeler genellikle 5-7 defa dönüştürülebiliyor. Bunun yanı sıra market poşetleri, tek kullanımlık pipetler, plastik çatal-bıçaklar ya da cips paketleri gibi çok ince ve karışık yapılı plastikler geri dönüştürülemiyor. Bu tür atıklar geri dönüşüm hattında sorun yarattığı için doğrudan çöpe gidiyor.

Cam kırıkları kolayca işlenemez

Cam, yapısı bozulmadan defalarca işlenebiliyor. Ancak bu durum her cam için geçerli değil. Örneğin içinde sıvı kalmış ya da yiyecek bulaşmış şişe ve kavanozlar geri dönüşüm sürecini bozabiliyor. Isıya dayanıklı fırın kapları geri dönüştürülemiyor. Pencere camı, ayna veya ampuller standart cam şişe ve kavanozlarla birlikte işlenemiyor. Cam kırıkları da ayrı bir sorun oluşturuyor. Çok küçük kırık parçalar, ayıklama tesislerindeki optik ve mekanik sistemler tarafından tanınamıyor. Dolayısıyla bu parçalar ya diğer atıkları kirletiyor ya da doğrudan çöpe gönderilmek zorunda kalıyor. Bunların yanı sıra cam atıklarının renk ayrımı da önem taşıyor çünkü şeffaf, yeşil ve kahverengi camlar ayrı kategorilerde işleniyor. Karışık cam kırıkları renk üretilen yeni camın kalitesinin düşmesine yol açıyor.

Biyoplastikler gerçekten doğada yok oluyor mu?

Biyoplastikler, mısır nişastası veya şeker kamışı gibi bitkisel hammaddelerden üretiliyor. Bu yüzden çoğu zaman “doğada kendiliğinden yok olur” veya “her yerde geri dönüştürülebilir” sanılıyor. Ancak gerçekte bu malzemeler yalnızca özel endüstriyel kompost tesislerinde belirli sıcaklık ve nem koşullarında parçalanabiliyor. Evde ya da doğada kendi kendine çözünmeleri çok uzun yıllar alabiliyor. Üstelik standart plastiklerle karıştığında geri dönüşüm hattını bozuyor. Yani biyoplastikler doğru şekilde ayrıştırılmazsa, sıradan plastikler gibi çöpe gitmek zorunda kalıyor.

Diğer doğru bilinen yanlışlar

Geri dönüşümde yanlış bilinenler yalnızca cam ve plastiklerle sınırlı değil. Benzer şekilde kâğıt da sınırsız kez dönüştürülemiyor; lifleri her seferinde kısaldığı için bir süre sonra tuvalet kâğıdı ya da karton viyol gibi ürünlere dönüşüyor. Süt ve meyve suyu kutuları ise kâğıt, plastik ve alüminyum tabakaların bir arada kullanıldığı çok katmanlı yapılar olduğu için geri dönüşüm sürecinde zorluk çıkarıyor ve çoğu zaman çöpe gidiyor. Alüminyum ve çelik kutular, içlerinde yiyecek kalıntısı kaldığında geri dönüşüm sürecinin dışında kalabiliyor. Ayrıca pipet, şeker ambalajı veya küçük alüminyum parçaları gibi minik atıklar makineler tarafından ayıklanamadığı için doğrudan çöpe gönderiliyor.

​Özetle; geri dönüşüm, çevreyi korumanın ve kaynakları verimli kullanmanın en önemli yollarından biri. Ancak geri dönüşümden gerçek fayda sağlayabilmek için doğru ayrıştırma ve bilinçli davranış şart. Atıkları kutulara gerçekten geri dönüştürülebilir olup olmadığını bilerek atmak gerekiyor. Bunun için ambalajları temizleyip kuru halde geri dönüşüm kutusuna bırakmak, küçük plastik parçaları, kirli kâğıtları veya yiyecek bulaşmış ambalajları çöpe atmak, camları ise bütün halde ve rengine göre ayırmak geri dönüşüm sürecinin gerçekten işlemesine yardımcı olmak şart.