Artan nüfusla birlikte tüketim de hızla yükseliyor. Bu artış beraberinde her yıl katlanarak büyüyen bir atık sorununu getiriyor. Özellikle plastik gibi doğada kolayca yok olmayan malzemelerin yaygın kullanımı, geri dönüşüm oranlarının yetersiz kalması ve etkili bir atık yönetiminin yapılmaması, sorunun boyutunu daha da büyütüyor.
Giderek büyüyen bu tablo hem kaynak israfına yol açıyor hem de çevremize ciddi zararlar veriyor. Ancak bu olumsuz tabloyu tersine çevirmek mümkün. “Peki, nasıl?” diyorsanız sıfır atık kavramı ile tanışmanın zamanı geldi. Peki, sıfır atık tam olarak ne demek ve uygulamada neler yapılması gerekiyor?
Bu önemli kavramı tüm yönleriyle inceleyelim ve sıfır atık hedefi ile hem doğa hem de gelecek için nasıl bir fark yaratabileceğimizi keşfedelim.
Sıfır Atık Nedir?
Sıfır atık hem sizin hem de gelecek nesillerin yaşanabilir bir dünyada var olabilmesi için benimsemeniz gereken önemli bir bilinçlenme hareketidir. Buna göre sıfır atığı; atığın önlenmesini, azaltılmasını ve yeniden kullanılmasını savunan bir hareket olarak tanımlamak mümkün.
Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri’ne ulaşmanın yolu da sıfır atık konusundaki farkındalığın artmasından ve bireysel ya da kurumsal düzeyde bu bilincin hayata geçirilmesinden geçer. Çünkü atıklarınızı doğru şekilde yöneterek israfın önüne geçebilir ve doğal kaynakların korunmasına katkı sağlayabilirsiniz.
Bunun için günlük hayatınızda küçük ama etkili adımlar atabilirsiniz. Örneğin plastik şişe ve poşet kullanımınızı azaltabilir, geri dönüştürülebilir atıkları ayrı toplayarak tekrar kullanıma kazandırabilir, atıkları ayrıştırmak için evinizde düzenli bir sistem kurabilir ve geri dönüşemeyecek atıkları doğaya zarar vermeyecek şekilde bertaraf edebilirsiniz.
Sıfır Atık ile Geri Dönüşüm Arasındaki Fark Nedir?
Sıfır atık, çoğu zaman geri dönüşümle eş anlamlı zannedilir. Oysa bu iki kavram aslında birbirinden farklıdır ve aralarındaki farkı anlamak oldukça kolaydır. Geri dönüşüm, atık yönetiminin bir adımıyken sıfır atık ise bu süreci çok daha geniş bir bakış açısıyla ele alır.
Sıfır atık yaklaşımında elbette geri dönüşüm önemlidir. Ancak asıl amaç, atığın oluşmasını en baştan önlemektir. Yani sıfır atık hedefinde sadece ortaya çıkan atığı geri dönüştürmek bulunmaz, üretimden tüketime kadar her aşamada atık oluşumunu azaltacak yöntemler geliştirmek gerekir.
Kısacası geri dönüşüm, sıfır atık hareketinin sadece bir parçası diyebiliriz. Sıfır atık bakış açısı ise atık yönetimini tüm detaylarıyla ele alır ve israfı kaynağında durdurmayı hedefler. Burada devreye ise “sıfır atık hiyerarşisi” girer ve atıkları en verimli şekilde yönetmek için bize rehberlik eder. Çöplerin yeniden ekonomiye kazandırılması için bu hiyerarşiye göre hareket etmek, sürdürülebilir gelecek için önemli bir adımdır.
Sıfır Atık Hiyerarşisi
Atık yönetimini verimli hale getirmek için sıfır atık hiyerarşisi bize bir yol haritası sunar. Bu hiyerarşi, atıklarla ilgili hangi yöntemin daha öncelikli olduğunu ve hangi yöntemlerin en son çare olarak düşünülmesi gerektiğini adım adım gösterir.
Hiyerarşinin en üst basamağı, ürünlerin tasarım aşamasında sıfır atık yaklaşımına uygun üretilmesidir. Üretim sürecinde daha az atık çıkmasını sağlamak, sıfır atık anlayışının temel amacıdır. Yani henüz üretim başlamadan önce atığın önlenmesi için önlem almak, en etkili yoldur.
Bundan sonraki adımlar ise sırasıyla atıkları en aza indirmek, mümkün olan her durumda yeniden kullanmak ve geri dönüştürmek şeklinde ilerler. Bu adımlar da atık oluşumunu durdurmak ya da atığı tekrar ekonomiye kazandırmak için önemlidir.
Hiyerarşinin en alt basamaklarında ise yakma ve depolama (biriktirme) gibi yöntemler yer alır. Bu işlemler, çevreye zarar verme riski yüksek olduğu için yalnızca başka bir seçenek kalmadığında uygulanmalıdır.
Sıfır Atık Oluşturmak Neden Önemli?
Gelecek nesillere daha yaşanabilir bir dünya bırakmak için sürdürülebilir adımlar atmak ve bu çözümleri hayatın her alanına yaymak artık bir tercihten öte bir zorunluluk. Çünkü bugünden atılacak bilinçli adımlar sayesinde hem bugünü hem de yarını korumak mümkün. Sıfır atık yaklaşımı da bu noktada öne çıkan bir hedef olarak dikkat çekiyor.
Sıfır atık uygulamaları yalnızca çevreyi korumakla kalmaz, ekonomik açıdan da önemli avantajlar sunar. Etkili atık yönetimi sayesinde israf önlenir, doğal kaynakların daha uzun süreli ve verimli kullanılması sağlanır. Üretimde geri dönüşüm yoluyla ham madde ihtiyacı azalır ve kaynak tasarrufu yapılır. Tüketim alışkanlıkları açısından bakıldığında ise tek kullanımlık ürünler yerine tekrar kullanılabilir ve geri dönüştürülebilir ürünlere yönelim artar. Bu da bireysel anlamda önemli ölçüde tasarruf sağlar.
Ayrıca sıfır atık anlayışı, doğaya zarar veren atık yakma veya biriktirme gibi yöntemlerin kullanımını da minimuma indirir. Bunun yerine atıkların yeniden kullanımı veya geri dönüşümü gibi doğa dostu yöntemlerin yaygınlaşmasını destekler. Böylece çevre kirliliğini azaltmak ve kaynakların korunmasını sağlamak amacıyla önemli bir adım atılır.
Türkiye’deki Sıfır Atık Yönetmeliği
Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de sıfır atık farkındalığı her geçen gün artıyor ve bu alandaki projeler giderek çeşitleniyor. Ancak bu projelerin etkili ve kalıcı olabilmesi için belli bir sistemle takip edilmesi büyük önem taşıyor. Türkiye’de ise bu ihtiyaca yanıt vermek amacıyla Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından 2019 yılında Sıfır Atık Yönetmeliği oluşturuldu.
Sıfır Atık Yönetmeliği sayesinde sıfır atıkla ilgili çalışmaların belli bir standart çerçevesinde yürütülmesi, yeni uygulamaların yaygınlaştırılması ve hedeflerin net bir şekilde belirlenmesi amaçlanıyor. Yönetmeliğin öne çıkan unsurlarından biri ise Sıfır Atık Belgesi. Bu belge; kurum ve kuruluşları daha sorumlu davranmaya, atıklarını düzenli bir şekilde ayrıştırmaya ve sürdürülebilir uygulamaları benimsemeye teşvik ediyor. Böylece sıfır atık yaklaşımının toplum genelinde benimsenmesi hız kazanıyor.
Sıfır Atık Belgesi Nasıl Alınır?
Sıfır Atık Belgesi, atık yönetimini iyileştirerek oluşan atıkları en aza indirmeyi hedefleyen işletmelere verilen bir yetkinlik belgesidir. Bu belgeye sahip olmak isteyen işletmelerin Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığının talep ettiği bilgileri eksiksiz şekilde hazırlayıp Sıfır Atık Bilgi Sistemi üzerinden başvuru yapması gerekir. Başvurusu onaylanan işletmelere ilk etapta Temel Sıfır Atık Belgesi verilir.
Ancak süreç burada bitmez. Özellikle havalimanları, belediyeler, AVM’ler gibi geniş kullanım alanına sahip ve yoğun insan sirkülasyonu olan yerlerde Temel Sıfır Atık Belgesi yeterli değildir. Bu tür büyük ölçekli işletmelerin temel belgeyi aldıktan sonra 12 ay içinde gümüş, altın veya platin seviyesindeki belgelere başvurması zorunludur.
Belge seviyesi ise işletmenin atık yönetimi uygulamalarını ne kadar geliştirdiği, hangi kalıcı önlemleri aldığı ve ne kadar başarı sağladığına göre belirlenir. Daha küçük ölçekli işletmeler için bu üst seviye belgelere geçiş zorunlu değildir. Ancak isteğe bağlı olarak küçük işletmeler de sıfır atık faaliyetlerini geliştirip gümüş, altın ya da platin seviye için başvuruda bulunabilir.
Kısacası sıfır atık sadece proje ve uygulama ile sınırlı değil, sürdürülebilir yaşam için bir bilinçlenme hareketidir. Bireyler ve kurumlar, bu bilinçlenme hareketine katılarak sürdürülebilir gelecek için önemli bir adım atabilir. Çünkü bilinçli şekilde yapılan atık yönetimi sadece atıkların azalmasına katkı sağlamaz, aynı zamanda karbon ayak izinin azalmasına da yardımcı olur. İklim krizinin temelini oluşturan karbon ayak izi kavramı hakkında daha detaylı bilgi almak ve karbon ayak izini azaltmak için atılması gereken adımları keşfetmek için “Karbon Ayak İzi Nedir, Nasıl Hesaplanır? ” yazımızı okuyabilirsiniz.