Londra Barbican Centre’da açılan “Dirty Looks: Desire and Decay in Fashion”, modanın alışıldık parlak imajını yıkıp onun malzeme, zaman ve dönüşümle kurduğu ilişkiyi odağa taşıyor. Sergi, 1970’lerden bugüne tasarımcıların endüstriyel üretim düzenine karşı geliştirdiği eleştirel yaklaşımları ve bozulma estetiğini inceliyor.

Ziyaretçileri ilk anda şaşırtan şey, kıyafetlerin bilinçli şekilde “kusurlu” olması. Çamurla gömülmüş elbiseler, zamanla katılaşmış kumaşlar, kırışmış ve lekelenmiş giysiler; modanın tüketim döngüsünden kopup arkeolojik bir buluntuya dönüşmesini simgeliyor. Bu yaklaşım, yapay olarak pürüzsüzleştirilmiş görüntülerin aksine, el emeğini ve malzemenin hikayesini öne çıkarıyor.
Sergide öncü isimlerin yanı sıra genç tasarımcıların işleri de dikkat çekiyor. Bu yeni kuşak, tüketim kültürüne eleştirel bir yanıt verirken dönüşüm ve yenilenme fikrinden ilham alıyor. Alice Potts’un insan terinden kristalleştirdiği elbiseler, Paolo Carzana’nın doğadan ilham alan doğal boyalarla şekillenen koleksiyonları bu yaklaşıma örnek. Hüseyin Çağlayan’ın defalarca başvurduğu “gömme ve yeniden ortaya çıkarma” teknikleri de geçmiş ve geleceği birbirine bağlıyor.

Mekânın tasarımı da kavramsal çerçeveyi destekliyor. Çatlayan duvarlar, aşınan yüzeyler ve tahrip edilmiş kaideler, sergilenen giysilerin kırılganlığını yankılıyor. Bu atmosfer, izleyiciyi sadece görmeye değil, malzemeyle yeniden bağ kurmaya davet ediyor.
“Dirty Looks”, modanın tüketim merkezli anlatısını sorgularken, kusurun ve geçiciliğin de estetik bir potansiyele sahip olduğunu kanıtlıyor. Sergi, kusurları saklamak yerine onları yaratıcılığın başlangıç noktası olarak görmeye çağırıyor.
Görseller:
1. Kapak, Image credit: © David Parry/Barbican Art Gallery
2. Image credit: Photograph by Ellen Sampson
3. Image credit: Photograph by Ellen Sampson